isim “block”
tekil block, çoğul blocks
- blok
Kayıt olun örnek cümlelerin çevirilerini ve her kelimenin tek dilli tanımlarını görmek için.
The kids played with colorful wooden blocks.
- blok (bir şehirde etrafı tamamen sokaklarla çevrili bir alan)
They live just two blocks away from the supermarket.
- blok (daireler veya ofisler gibi daha küçük birimlere bölünmüş büyük bir bina)
She works in an office block downtown.
- engel
There was a block on the road due to the fallen tree.
- blok (bir rakibin veya topun hareketini durdurmak için sporda yapılan bir hamle)
His block prevented the opposing team from scoring.
- tıkanıklık (geçici olarak net düşünememe veya bir şeyi hatırlayamama durumu)
She had a total block during the exam.
- blok (bilişimde, veri depolama veya işleme birimi)
The file is divided into several blocks for efficient access.
- engelleme (bilişimde, çevrimiçi bir hesap veya hizmete erişimi engelleyen bir kısıtlama)
The user received a block for violating the rules.
- blok (programlamada, tek bir birim olarak ele alınan bir kod bölümü)
The function consists of multiple blocks.
fiil “block”
infinitif block; o blocks; geçmiş zaman blocked; geçmiş ort. blocked; ulaç blocking
- engellemek
The fallen tree blocked the road for hours.
- durdurmak (birinin ilerlemesini)
He blocked us so that we couldn't enter.
- önlemek
The new regulation may block the merger.
- blok (sporda bir rakibin hareketini durdurmak veya saptırmak)
The defender blocked the shot at the last second.
- engellemek (birinin sizinle iletişime geçmesini veya çevrimiçi içeriğinize erişmesini engellemek)
She blocked him on her phone after the disagreement.
- bloklamak (bir oyunda veya filmde oyuncuların hareketlerini ve pozisyonlarını planlamak)
The director blocked the scene before rehearsals.
- taslak çizmek (kabaca)
He blocked out the painting before adding colors.
- bloklamak (bilişimde, belirli bir koşulun karşılanmasını beklemek ve ardından devam etmek)
The program blocks until the user inputs a command.