·

envelope (EN)
isim

isim “envelope”

tekil envelope, çoğul envelopes
  1. zarf
    She wrote a letter to her friend, placed it in an envelope, and mailed it the next day.
  2. bir şeyi çevreleyen veya kaplayan bir katman veya örtü
    The spacecraft heated up as it passed through the envelope of Earth's atmosphere during re-entry.
  3. Bir hava gemisi veya sıcak hava balonunun gazı içeren balon benzeri kısmı.
    They carefully folded the hot air balloon's envelope after landing.
  4. (bilim ve mühendislik) bir sistem veya cihazın yetenek aralığı veya performans sınırları
    The new engine design extends the performance envelope of the car, allowing it to reach higher speeds safely.
  5. (elektronik) bir sinyalin genliğinin zamanla nasıl değiştiğini gösteren bir eğri
    The engineer studied the signal's envelope on the oscilloscope to diagnose the issue.
  6. (müzik) bir sesin yüksekliğinin veya tonunun, başladığı andan bittiği ana kadar zaman içinde nasıl değiştiği.
    The musician adjusted the envelope of the synthesizer, altering how each note began and faded away.
  7. (mathematik) bir eğri veya yüzeyler ailesinin her birine teğet olan bir eğri veya yüzey.
    In calculus class, they learned how to find the envelope of a set of lines, which represents their common tangents.
  8. (biyoloji) bir organı, hücreyi veya virüsü çevreleyen zar veya tabaka
    The virus's outer envelope allows it to attach to and enter host cells.
  9. (astronomi) bir yıldız veya kuyruklu yıldızın etrafını saran gaz bulutu
    The comet's bright envelope became visible through the telescope as it approached the sun.
  10. (bilgisayar) bir mesaja eklenen, teslimatına yardımcı olan ancak mesajın kendisinin bir parçası olmayan bilgi
    The email server reads the envelope of the message to determine where to deliver it.