isim “salt”
tekil salt, çoğul salts veya sayılamayan
- tuz
Kayıt olun örnek cümlelerin çevirilerini ve her kelimenin tek dilli tanımlarını görmek için.
She sprinkled salt on her fries to make them taste better.
- tuz (kimyasal bileşik)
Table salt is a common example of a salt formed when hydrochloric acid reacts with sodium hydroxide.
- (kriptografi'de) bir mesaj şifrelenmeden önce çözülmesini zorlaştırmak için eklenen ekstra veri
Before storing passwords, the system adds a unique salt to each one to enhance security.
- internette hayal kırıklığı, öfke veya yoğun tartışma göstermek için kullanılan argo
The comment section was full of salt after the game update nerfed everyone's favorite character.
- ( mecazi) bir şeyi şüphe ve sağduyu ile görme gereği
When reading online reviews, it's wise to take them with a pinch of salt.
sıfat “salt”
temel biçim salt, derecelendirilemez
- (su için) tuzlu, tuz içeren
The fish in the lake couldn't survive because it had turned into salt water.
- (tuzla) korunmuş yiyecek
The fisherman prepared salt fish to last through the winter.
- deniz suyu ile kaplı (arazi, tarlalar vb.)
The salt fields near the coast are often covered with seawater during high tide.
fiil “salt”
infinitif salt; o salts; geçmiş zaman salted; geçmiş ort. salted; ulaç salting
- tuzlamak
She carefully salted the popcorn before serving it.
- yiyeceklerin bozulmasını önlemek için tuz kullanmak
They salted the meat to keep it from spoiling.
- bir şeyin içine azar azar bir şey eklemek
She salted her speech with humorous anecdotes to keep the audience engaged.
- şifrelemeden önce bir mesaja ekstra veri ekleyerek onu çözmeyi daha zor hale getirmek
Before storing the passwords, the system salts them to enhance security against hackers.