·

book (EN)
isim, fiil

isim “book”

tekil book, çoğul books
  1. yayımlanmış yazılı eser
    She downloaded a book to read on her tablet during the flight.
  2. kitap (fiziksel olarak bir araya getirilmiş sayfalar topluluğu)
    He placed the book on the table and started flipping through the pages.
  3. uzun bir metnin önemli bölümü (örneğin Kutsal Kitap'taki bölümler gibi)
    The novel was divided into three books, each focusing on a different phase of the protagonist's life.
  4. kumar oyunlarında yapılan bahislerin kaydı
    He keeps a detailed book on all the football bets he makes throughout the season.
  5. (mecazi) birinden öğrenilebilecek kaynak
    For many, nature is a book from which we can learn about life's complexities.
  6. satranç açılışları veya bitiş oyunları hakkındaki mevcut bilgi
    His opponent tried an opening that took him outside the book.

fiil “book”

infinitif book; o books; geçmiş zaman booked; geçmiş ort. booked; ulaç booking
  1. gelecekteki kullanım için rezervasyon yapmak
    She booked tickets for the concert next month.
  2. (birinin yasa dışı bir şey yaparken) resmi olarak detaylarını kaydetmek
    After the fight at the bar, the officers booked her for assault.
  3. resmi olarak bir spor oyuncusunu uyarmak
    The referee booked the player for a rough tackle, showing him a yellow card.
  4. bir bahisçi olarak bahisleri kaydetmek
    At the horse races, he booked bets for all the major contenders.
  5. (hukuk öğrencisi argosu, gayriresmi) bir derste en yüksek notu almak
    Sarah was thrilled to find out she had booked her torts exam, outperforming the entire class.