·

page (EN)
isim, fiil

isim “page”

tekil page, çoğul pages
  1. sayfa
    The new chapter starts on page 45.
  2. sayfa (kitap veya belge)
    He accidentally tore a page out of his notebook.
  3. sayfa (internet)
    She updated her profile page on the social networking site.
  4. ekran
    He scrolled several pages down on the website.
  5. sayfa (tarihte önemli bir olay veya dönem)
    The discovery of electricity was an important page in human progress.
  6. (bilgisayar biliminde) bilgisayarlar tarafından kullanılan sabit uzunlukta bir bellek bloğu
    The software uses several pages of memory to run efficiently.
  7. Bir yasama organı üyelerine mesaj iletmek ve ayak işleri yapmak için istihdam edilen genç kişi.
    The page handed the senator an important note during the session.
  8. uşak (kraliyet sarayında yüksek rütbeli bir kişiye hizmet eden genç)
    As a page to the queen, he learned about courtly manners.
  9. raf görevlisi
    The page reshelved the returned books.
  10. nedime yardımcısı
    The page carried the bride's train as she walked down the aisle.

fiil “page”

infinitif page; o pages; geçmiş zaman paged; geçmiş ort. paged; ulaç paging
  1. anons etmek
    The receptionist paged Dr. Thompson to come to the front desk.
  2. çağrı cihazıyla mesaj göndermek
    Can you page our current location to him?
  3. sayfa numaralandırmak
    The author forgot to page the manuscript correctly, causing confusion during editing.