fiil “carry”
infinitif carry; o carries; geçmiş zaman carried; geçmiş ort. carried; ulaç carrying
- taşımak
Kayıt olun örnek cümlelerin çevirilerini ve her kelimenin tek dilli tanımlarını görmek için.
She carried her sleeping toddler upstairs to bed.
- yanında bulundurmak
She always carries her phone in her purse.
- silah taşımak
At the crowded concert, it was hard to tell if anyone was carrying a gun under their jackets.
- bir fikri ya da durumu başka bir bağlama taşımak
The journalist carried the story of the small town's festival onto the national news, sharing their unique traditions with a wider audience.
- bir maddeyi (su veya elektrik gibi) bir iletim sistemi veya boru hattı aracılığıyla taşımak
The wires carry electricity from the power plant to homes and businesses.
- bulaşıcı bir hastalık taşımak
Mosquitoes can carry malaria, infecting many people in tropical regions.
- desteklemek (örneğin, bir yapıyı ağırlığıyla desteklemek)
The sturdy table carried all the heavy books without wobbling.
- hamile olmak
After the ultrasound, they were thrilled to learn that she was carrying a healthy baby girl.
- birini veya bir şeyi belirli bir yönde etkilemek veya yönlendirmek
His charisma carried the audience through the complex presentation.
- satışa sunmak (bir ürünü satışa çıkarmak)
The local supermarket carries a wide variety of organic fruits and vegetables.
- bir karar almak veya bir grup içinde bir kararı onaylamak
After much debate, the committee carried the proposal to increase funding for local schools.
- matematiksel toplamada bir basamağın, toplam o sütunun değerini aştığında bir sonraki sütuna aktarılması
When adding 768 and 349, you carry the 1 from the sum of 17 in the ones column to the tens column.
- bir oyun içinde, özellikle takımın geri kalanından daha fazla, üstün bir performans sergilemek
Despite being the youngest player, she carried her team to victory, scoring the most points in the tournament.
isim “carry”
tekil carry, çoğul carries
- taşıma şekli
When hiking with a backpack, it's important to find a comfortable carry to avoid straining your back.
- kamuoyu önünde silah taşıma eylemi (devlet yasaları tarafından düzenlenir)
In Texas, open carry laws allow residents to carry a handgun visibly in a holster.
- matematiksel toplamada bir sonraki sütuna aktarılan ekstra basamak
When adding 58 and 67, you write down the 5, carry the 1, and then add it to the sum of the next column.
- zamanla bir varlığı elde tutmanın finansal kazancı veya gideri
The carry of holding these bonds is quite favorable, yielding an extra 2% annually.