fiil “borrow”
infinitif borrow; o borrows; geçmiş zaman borrowed; geçmiş ort. borrowed; ulaç borrowing
- ödünç almak
Kayıt olun örnek cümlelerin çevirilerini ve her kelimenin tek dilli tanımlarını görmek için.
She asked to borrow a book from the library.
- borç almak
They planned to borrow from the bank to buy a new car.
- Başka bir kişiden veya kaynaktan bir fikir veya yöntemi benimsemek.
The artist borrowed styles from different cultures to create her unique paintings.
- Birinden kısaca zamanını veya yardımını istemek.
Could I borrow you for a second to help me carry these boxes?
- ödünç almak (dilbilim, başka bir dilden bir kelimeyi benimsemek)
Many English words are borrowed from Latin and Greek.
- Ödünç almak (matematikte, çıkarma işleminde daha yüksek basamaktaki bir rakamdan bir alıp, bir sonraki rakama on eklemek)
When subtracting 9 from 23, you need to borrow from the tens place.
isim “borrow”
tekil borrow, çoğul borrows veya sayılamayan
- eğim (golfte, bir topun yolunu etkileyen green üzerindeki eğim miktarı)
The player carefully studied the borrow before making his putt.
- borrow (inşaatta, bir yerden kazılıp başka bir yerde dolgu olarak kullanılan malzeme)
The construction crew used borrow from the nearby hill to build up the roadway.