isim “bear”
tekil bear, çoğul bears
- ayı
Kayıt olun örnek cümlelerin çevirilerini ve her kelimenin tek dilli tanımlarını görmek için.
During our hike in the forest, we spotted a bear searching for food near the river.
- ayı (borsada fiyatların düşeceğini bekleyen yatırımcı)
The bear predicted a drop in tech stocks and sold his shares early.
fiil “bear”
infinitif bear; o bears; geçmiş zaman bore; geçmiş ort. borne; ulaç bearing
- katlanmak
She couldn't bear the thought of losing her best friend.
- taşımak
The bridge can barely bear the weight of heavy trucks.
- gebe kalmak
The young woman was bearing her first child, filled with both excitement and nervousness.
- belirgin bir iz veya özellik taşımak
The ancient tree bore initials carved by lovers long ago.
- belirli bir ad, unvan veya tanım taşımak
The street bore the name of the town's first mayor.
- belirli bir faiz oranına sahip olmak
The savings account bears an annual interest of 2%.
- bir duygu veya hissi sürdürmek
She bore a deep love for her hometown, despite having moved away years ago.
- bir şeyle bağlantılı veya ilgili olmak
The price of the meal bore a direct correlation to its quality.
- kanıt veya delil sunmak
The documents she presented bore witness to her extensive experience in the field.
- fiziksel olarak desteklemek
The old bridge can barely bear the heavy traffic anymore.
- (bir maliyet, sorumluluk vb. için) sorumlu olmak
As the team leader, she bore the responsibility for the project's success.
- (bir şey için) gerekliliği haklı çıkarmak
His symptoms bore further investigation by the specialists.
- (bir silahın) bir hedefe doğrultulmuş olmak
The sniper's rifle bore directly on the target from his hidden perch.