·

space (EN)
isim, fiil

isim “space”

tekil space, çoğul spaces veya sayılamayan
  1. uzay
    Astronauts aboard the International Space Station experience the wonders of space firsthand.
  2. sonsuzluk (fizik ve matematikte bir kavram olarak)
    The concept of space-time fascinates physicists who study the fabric of the cosmos.
  3. aralık (nesneler veya noktalar arasındaki)
    Please leave some space between each chair to allow people to walk through.
  4. süre (zaman aralığı olarak)
    He managed to finish the entire project in the space of a week.
  5. alan (bireyin ihtiyaç duyduğu özgürlük veya yaşam alanı olarak)
    After the argument, she told her partner that she needed some space to think.
  6. boşluk (belirli sınırlar içindeki)
    The empty warehouse offered a vast space for the new art installation.
  7. nota boşluğu (müzik notasyonunda, notaların yerleştirildiği beş çizgi arasındaki)
    When reading sheet music, remember that the note F is located on the first space of the treble clef.
  8. boşluk (metindeki veya boş alan yaratmak için kullanılan karakter)
    Remember to add a space after each comma when writing a sentence.
  9. uzay (matematikte, ortak bir özellik paylaşan elemanların oluşturduğu küme)
    In topology, a topological space is a fundamental concept that includes notions of nearness and continuity.
  10. alan (belirli bir ilgi veya etkinlik alanı olarak)
    The company is looking to expand its presence in the renewable energy space.

fiil “space”

infinitif space; o spaces; geçmiş zaman spaced; geçmiş ort. spaced; ulaç spacing
  1. aralıklı yerleştirmek
    The landscaper spaced the shrubs evenly along the path to create a symmetrical look.
  2. metni aralıklı düzenlemek
    The editor instructed the writer to space the paragraphs more evenly throughout the document.