·

outside (EN)
zarf, sıfat, isim, edat

zarf “outside”

outside (more/most)
  1. dışarıda
    The kids are playing outside.
  2. dışarıda (bir odanın veya binanın dışında)
    The teacher asked the students to wait outside while she prepared the classroom.
  3. dışarıda (hapiste olmamak)
    After serving ten years, John felt strange being outside again.

sıfat “outside”

temel biçim outside, derecelendirilemez
  1. dış (dış kısmıyla ilgili)
    The outside walls of the house are painted blue.
  2. dış (merkezden uzakta konumlanmış)
    The car in the outside lane had to travel a longer distance around the curve.
  3. dış (belirli bir grup veya organizasyonun içinde olmayan)
    The company hired an outside expert to review their financial practices.
  4. dış (bilgi, belirli bir grup veya organizasyonun parçası olmayan birinden gelen)
    The company was cautious about using outside advice for their new project.
  5. (yolun) ortasına en yakın olan tarafında (Birleşik Krallık)
    She switched to the outside lane to overtake the slower car.
  6. (yolun) kenarına en yakın tarafta bulunan
    She switched to the outside lane to prepare for her exit off the highway.

isim “outside”

tekil outside, çoğul outsides
  1. dış (bir şeyin dış kısmı veya yüzeyi)
    She cleaned the outside of the windows to make them sparkle.
  2. dış (bir şeyin sınırlarının ötesindeki alan)
    The house looks better from the outside than from the inside.
  3. dış görünüş
    Despite his rough outside, he was very kind and gentle.
  4. dış (kavisli bir yolun veya pistin merkezden daha uzak olan kısmı)
    During the race, the motorcycle went around the outside of the curve.
  5. dış (yolun merkez ayırıcısına en yakın şeridin yönü)
    Cars should in general overtake on the outside.

edat “outside”

outside
  1. dışında (dış tarafta bulunan)
    The kids are playing outside the house.
  2. dışında (coğrafi bir konumun olağan sınırlarının ötesinde)
    Many people commute to work from outside London.
  3. dışında (bir şeyin parçası olmamak)
    The decision is outside my area of expertise.
  4. dışında (genellikle “-den” ile kullanılır; hariç, dışında)
    Outside of his family, he had very few close friends.