·

life (EN)
isim

isim “life”

tekil life, çoğul lives veya sayılamayan
  1. canlılık durumu
    The discovery of microbial life on Mars would be a groundbreaking scientific achievement.
  2. yaşam (Bir kişinin doğumundan ölümüne kadar geçen zaman dilimi)
    She spent her life traveling the world and learning new languages.
  3. anlamlı veya tatmin edici varoluş
    Spending every weekend cooped up in the office, missing out on family time—that's hardly a life.
  4. kişinin varoluşunun belirli bir alanı veya parçası (örneğin iş hayatı veya aile hayatı)
    She found her academic life fulfilling, but her romantic life was complicated and unsatisfying.
  5. birinin varoluşunun doğal bir parçası olan şey
    My wife is my life.
  6. cansız bir nesnenin işlevsel süresi
    The battery life of my new phone is much better than the old one.
  7. ömür boyu süren
    The Supreme Court justices in the United States are appointed for life.
  8. mahkumun ölümüne veya şartlı tahliyesine kadar süren hapis cezası
    The judge handed down a life sentence, ensuring the criminal would spend the rest of his days behind bars.
  9. enerjik veya canlı olma niteliği
    The child's laughter brought life to the otherwise silent house.
  10. gruptaki en enerjik veya eğlenceli kişi
    Whenever she's at a gathering, her infectious laughter and stories make her the life of the party.
  11. birinin hayatının yazılı öyküsü (biyografi)
    I'm reading a fascinating life of Abraham Lincoln that provides new insights into his presidency.
  12. bir video oyununda hata yaptıktan sonra oyuncunun oynamaya devam etme fırsatı
    I was down to my last life when I finally defeated the final boss in the game.