isim “power”
tekil power, çoğul powers veya sayılamayan
- fiziksel güç kullanma yeteneği
Kayıt olun örnek cümlelerin çevirilerini ve her kelimenin tek dilli tanımlarını görmek için.
She demonstrated her power by lifting the heavy weights with ease.
- enerji transfer hızı ölçümü (fizikte)
In physics, power is defined as the derivative of work with respect to time.
- elektrik
When the storm hit, our house lost power and we had to use candles for light.
- bir mercek veya aynanın bir görüntüyü büyütme kapasitesi
To see these tiny cells clearly, we'll have to use a microscope with greater power.
- kontrol veya komuta yetkisi veya kabiliyeti
The government's new policy increases its power by restricting public protests and gatherings.
- önemli etki veya güç sahibi
As a global power, the United States plays a significant role in international politics and economics.
- bir sayının belirli sayıda kendisiyle çarpımının sonucu (matematikte)
In math, when we say 2 to the 3rd power, we mean 2 multiplied by itself 3 times, which equals 8.
- yanlış bir hipotezi doğru bir şekilde reddetme şansı (istatistikte)
To ensure our experiment's effectiveness, we aimed to increase its statistical power, thus reducing the chance of overlooking a true effect.
fiil “power”
infinitif power; o powers; geçmiş zaman powered; geçmiş ort. powered; ulaç powering
- bir cihazı çalıştırmak için elektrik sağlamak
The entire building is powered by solar panels.
- bir şeyin olmasını veya devam etmesini sağlamak veya motive etmek
The new community garden project was powered by the enthusiasm and hard work of local volunteers.
- büyük bir kuvvetle vurmak veya tekmelemek
She powered the volleyball over the net with a fierce spike, leaving the opposing team scrambling.