·

grind (EN)
fiil, isim

fiil “grind”

infinitif grind; o grinds; geçmiş zaman ground; geçmiş ort. ground; ulaç grinding
  1. öğütmek
    She used a mortar and pestle to grind the spices into a fine powder.
  2. bilemek
    The machinist carefully ground the rough edges off the metal plate.
  3. sürtmek
    The old car's gears ground loudly as it struggled up the steep hill.
  4. kaykay veya snowboard'un alt kısmını bir ray veya kenar boyunca kaydırmak
    Jake loves to grind on the edge of the skatepark's concrete ledge.
  5. yakın dans etmek (cinsel çağrışımlı)
    At the club, they started to grind to the beat of the music.
  6. bir oyunda bir hedefe ulaşmak için aynı eylemi birçok kez yapmak
    I had to grind for hours to level up my character in the game.

isim “grind”

tekil grind, çoğul grinds veya sayılamayan
  1. öğütme
    She gave the mixture a grind to get a fine powder.
  2. angarya
    Studying for exams can be such a grind.
  3. kahve öğütme
    I need a fine grind for my French press coffee.
  4. kaykay veya snowboard yaparken tahtanın bir ray veya kenar üzerinde kaydığı bir hareket
    Jake nailed a perfect grind on the rail at the skate park.