isim “clock”
tekil clock, çoğul clocks veya sayılamayan
- saat
Kayıt olun örnek cümlelerin çevirilerini ve her kelimenin tek dilli tanımlarını görmek için.
Every morning, I check the time on my bedside clock before getting out of bed.
- kilometre sayacı
I'm looking to buy a used car, but I'm wary of those with high mileage on the clock.
- saat sinyali
The engineer explained that the clock signal ensures all the processors work in unison.
- karahindiba tohumu (karahindiba tohumlarının bulunduğu tüylü, küresel kısım için)
After making a wish, she blew on the dandelion clock, scattering its seeds into the air.
- kart saati (çalışanların çalışma saatlerinin başlangıç ve bitiş zamanlarını kaydeden cihaz için)
Employees must punch in on the clock when they arrive at work.
- çorap süsü (çorap veya stockingin ayak bileği yakınındaki dekoratif tasarım için)
She admired the intricate clock on her new stockings, noting how it added a touch of elegance.
- gübre böceği (gübrede tünel kazan büyük bir böcek türü için)
The children were both fascinated and repulsed by the large clock they found in the garden.
fiil “clock”
infinitif clock; o clocks; geçmiş zaman clocked; geçmiş ort. clocked; ulaç clocking
- süre tutmak
The coach clocked the runner's time at just under four minutes for the mile.
- hız ölçmek
The police officer clocked the speeding car with his radar gun before pulling it over.