fiil “dive”
infinitif dive; o dives; geçmiş zaman dived, dove us; geçmiş ort. dived; ulaç diving
- dalmak (suya baş aşağı atlamak)
Kayıt olun örnek cümlelerin çevirilerini ve her kelimenin tek dilli tanımlarını görmek için.
She took a deep breath and dived into the pool.
- dalmak (su altında yüzmek)
She loves to dive in the ocean and explore the colorful coral reefs.
- dalış yapmak (hızla aşağı inmek)
The airplane dived sharply towards the ground before leveling off.
- atılmak (belirli bir yere hızla hareket etmek)
The cat dived under the bed when it heard the loud noise.
- kendini yere atmak (faul yapılmış gibi göstermek)
During the soccer match, the player dived in the penalty area, hoping to get a free kick.
isim “dive”
tekil dive, çoğul dives
- dalış
She took a graceful dive into the pool.
- dalış (su altında yüzme)
The last dive into the coral reef proved very dangerous.
- dalış (hızla aşağı inme hareketi)
The eagle made a sudden dive towards the lake to catch a fish.
- düşüş
The company's profits took a dive after the new competitor entered the market.
- kendini yere atma (faul yapılmış gibi gösterme)
The soccer player took a dive to try and get a penalty kick.
- bar (ucuz ve basit bir yer)
We spent the night dancing in a little dive with sticky floors and cheap drinks.