·

battery (EN)
isim

isim “battery”

tekil battery, çoğul batteries veya sayılamayan
  1. pil
    My phone's battery is dead; I need to recharge it.
  2. darp
    He was arrested and charged with battery after the fight.
  3. batarya
    The battery opened fire on the enemy positions.
  4. kafes sistemi (yumurta üretimi için)
    Animal rights activists protest against the use of batteries in chicken farming.
  5. dizi (benzer şeylerin)
    She underwent a battery of tests at the hospital.
  6. (beyzbolda) atıcı ve yakalayıcı tek bir birim olarak kabul edilir.
    The team's battery has been working well together all season.
  7. (satrançta) bir veya daha fazla taşın bir saldırı hattı boyunca birlikte çalışması
    He set up a battery with his queen and bishop against his opponent's king.
  8. (ABD, müzikte) bando takımlarında kullanılan vurmalı çalgılar grubu
    The battery provided a strong rhythm during the parade.
  9. Bir ateşli silahın ateş etmeye hazır olduğu durumu.
    Ensure the weapon is in battery before proceeding.