fiil “climb”
infinitif climb; o climbs; geçmiş zaman climbed; geçmiş ort. climbed; ulaç climbing
- yukarı çıkmak
Kayıt olun örnek cümlelerin çevirilerini ve her kelimenin tek dilli tanımlarını görmek için.
Gas prices have been climbing for a year now.
- bir şeye tırmanmak (örneğin, bir ağaca)
She climbed the ladder to reach the book on the top shelf.
- bir şeyin tepesine ulaşmak (örneğin, bir dağın)
She managed to climb the rocky mountain despite the harsh weather.
- eller ve ayaklar kullanılarak bir yere çıkmak (genellikle çaba gerektirir)
She climbed over the fence to retrieve the ball.
- tırmanış sporu yapmak
Every weekend, Sarah climbs at the local rock climbing gym to improve her skills.
- yukarı doğru eğimli olmak
The road climbs gradually before reaching the mountain top.
- gökyüzünde yükselmek
As the sun rose, the hot air balloon slowly climbed above the treetops.
- sıralamada veya statüde yükselmek
After the release of their latest product, the company's stock climbed significantly in the market rankings.
- (bir bitki için) bir şeye tutunarak yukarı doğru büyümek
The ivy climbed the old brick wall, covering it entirely in green.
isim “climb”
tekil climb, çoğul climbs veya sayılamayan
- bir dağa, kayağa veya merdivenlere tırmanma eylemi
The climb to the top of the hill left us breathless but rewarded us with a stunning view.
- değer veya miktarın artışı
The steady climb in gas prices has made it more expensive for everyone to commute to work.
- daha iyi bir pozisyon veya statüye ilerleme
Her climb through the company ranks was impressive, becoming CEO in just five years.