sıfat “old”
old, daha older, en oldest
- yaşlı
Kayıt olun örnek cümlelerin çevirilerini ve her kelimenin tek dilli tanımlarını görmek için.
The old oak tree in the park must be hundreds of years old.
- yaşında (Örnek: 40 yaşında bir adam.)
My grandfather is eighty years old and still goes for a walk every morning.
- eski
I bumped into my old teacher at the grocery store.
- artık var olmayan (Örnek: artık var olmayan bir uygarlık.)
The old mill by the river has been demolished.
- sıkıcı (Örnek: sıkıcı ve tekrar eden bir şaka.)
That old joke doesn't make me laugh anymore.
- solmuş (Örnek: solmuş renkler.)
She decorated the room with an old rose color to give it a vintage feel.
- başka bir sıfatı vurgulamak için kullanılır
We had a good old time at the beach yesterday.
- uzun süreli bir kişiyle olan aşinalığı ifade etmek için kullanılır
Old Mike from next door always has the best stories to tell.