Bu kelime aynı zamanda şu kelimelerin bir formu olabilir:
isim “pole”
tekil pole, çoğul poles
- direk
Kayıt olun örnek cümlelerin çevirilerini ve her kelimenin tek dilli tanımlarını görmek için.
The newly installed wooden poles along the trail provided hikers with support during steep climbs.
- sırık (sırıkla atlama sporunda kullanılan)
The athlete gripped her fiberglass pole tightly as she sprinted towards the vaulting box.
- kutup (Dünya'nın ekseninin iki uç noktası gibi)
The Arctic and Antarctic regions are located at the Earth's poles, where temperatures are extremely cold due to the lack of direct sunlight.
- kutup (mıknatısın çekim noktaları olarak)
When you cut a magnet in half, you get two new pieces, each with its own north and south poles.
- kutup noktası (geometride sabit bir nokta)
In the construction of the sundial, the gnomon acts as the pole from which the shadow's position is measured throughout the day.
- kutup (elektrik akımının girdiği veya çıktığı nokta)
When installing the battery, ensure the red wire is connected to the positive pole and the black wire to the negative pole.
- kutup (karmaşık analizde bir fonksiyonun sonsuza gittiği değer)
In complex analysis, the function f(z) = 1/(z^2 + 1) has poles at z = i and z = -i, where the function approaches infinity.
fiil “pole”
infinitif pole; o poles; geçmiş zaman poled; geçmiş ort. poled; ulaç poling
- sırıkla itmek
The gondolier poled the boat gently through the Venetian canal.