fiil “leave”
infinitif leave; o leaves; geçmiş zaman left; geçmiş ort. left; ulaç leaving
- ayrılmak
Kayıt olun örnek cümlelerin çevirilerini ve her kelimenin tek dilli tanımlarını görmek için.
He decided to leave early to avoid the traffic.
- terk etmek
She decided to leave her husband and move to a new city.
- ayrılmak (bir gruptan veya organizasyondan)
He decided to leave the committee after three years.
- bırakmak
She left the cookies on the table for everyone to enjoy.
- bırakmak (bir duygu veya durum olarak sonuçlanmak)
The sad movie left him in tears.
- miras bırakmak
My grandmother left her jewelry to my sister in her will.
- bırakmak (bir şeyi bir yerde başkası için)
She left the keys on the kitchen table for her roommate.
- bırakmak (bir şeyi başkasına emanet etmek)
Let's leave the planning of the event to Sarah.
isim “leave”
tekil leave, çoğul leaves veya sayılamayan
- izin
She took a day of leave to attend her sister's wedding.