·

excite (EN)
fiil

fiil “excite”

infinitif excite; o excites; geçmiş zaman excited; geçmiş ort. excited; ulaç exciting
  1. heyecanlandırmak
    The surprise birthday party excited the children, making them jump and scream with happiness.
  2. tetiklemek (bir duygu veya tepkiyi ortaya çıkarmak anlamında)
    The heated debate excited strong opinions from both sides of the room.
  3. cinsel çekim uyandırmak
    The romantic novel excited the reader with its descriptive passages.
  4. enerji seviyesini artırmak (elektronun daha yüksek bir duruma geçmesi anlamında)
    The scientist explained how photons can excite atoms by transferring energy during absorption.
  5. mıknatıslamak (bir elektromıknatısın mıknatıslanmasını sağlamak anlamında)
    The technician was careful to excite the coils properly to avoid overheating the motor.