·

aging (EN)
isim, sıfat

Bu kelime aynı zamanda şu kelimelerin bir formu olabilir:
age (fiil)

isim “aging”

tekil aging us, ageing uk, sayılamayan
  1. yaşlanma
    Aging is evident in the wrinkles that have started to form on her face.
  2. olgunlaşma (zamanla gelişen tat anlamında)
    Wine aging in oak barrels develops a richer flavor profile.
  3. yapay yaşlandırma (bir şeyin daha eski görünmesini sağlama süreci)
    To increase its value, the craftsman used a technique of aging the furniture, giving the new table a vintage look.

sıfat “aging”

temel biçim aging us, ageing uk (more/most)
  1. yaşlılık (sıfat olarak kullanıldığında)
    The aging dog struggled to climb the stairs as quickly as he used to.