·

column (EN)
isim

isim “column”

tekil column, çoğul columns
  1. sütun
    The ancient Greeks built temples with marble columns to support the roofs and add beauty to the structures.
  2. sütun (tablo veya çizelgedeki dikey hücre dizisi anlamında)
    In the budget spreadsheet, all the expenses are listed in the second column.
  3. köşe yazısı (birden fazla bölümden oluşan bir sayfada, yukarıdan aşağıya okunacak şekilde düzenlenmiş metin bölümü anlamında)
    The newspaper article was organized into three narrow columns, making it easier to follow the text.
  4. köşe (düzenli olarak aynı kişi tarafından yazılan gazete veya dergi bölümü anlamında)
    She writes a gardening column for the local newspaper, sharing tips and stories about her experiences with plants.
  5. kolumn (askeri birliklerin veya araçların arkaya doğru dizilmiş hali anlamında)
    The column of tanks moved slowly through the narrow street, heading towards the front line.